Pukka Living ekibi olarak çıkardığımız Müstesna İstanbul adlı kitabımız için geçtiğimiz sene yazı hazırlarken Beşiktaş’taki Örücü Burhan’ı ziyaret etmiştim. Kendisiyle görüşürken zaten gizliden gizliye bildiğim acı bir gerçek yüzüme tokat gibi çarpmıştı; insanlar artık kıyafetlerini onarmıyorlardı. Fast fashion her yerimizi işgal etmişti, bir kıyafeti onarmak yerine gidip yenisini almak insanlara hem daha kolay hem de daha hesaplı geliyordu. Zaten adı üstündeydi, hızlı moda! Hiçbir kıyafet onu onarmamıza değecek kadar değerli olamıyordu nazarımızda ve o kadar uzun bir süre hayatımızda kalamıyordu. İki, bilemedin üç ay sonra ondan sıkılıyor ve artık giymek istemiyorduk. Bunda modanın da etkisi büyük, çünkü bütün bunlar olurken o sizin önünüze almanız gereken bir dolu yeni şeyi çoktan koymuş oluyor bile.
Peki siz hangisisiniz? Modanın sizin önünüze koyduğu her güzel ve yeni şeyi hemen alan ve tek kullanımlık parçalara sahip olan mı yoksa modayı ve trend’leri var olan stilinizi beslemek için bir kaynak olarak gören, zamansız ve işlevsel bir gardırop inşa etmeye çalışan mı? Cevabınız ikincisiyse harika, ama ilkiyse muhtemelen şöyle bir durum içerisindesiniz: Dolabınız tepeleme kıyafet dolu, yatağınızın üstünde dahi küçük bir tepe var ama yine de her sabah giyecek hiçbir şeyim yok diye yakınıyorsunuz. Daha iki ay önce aldığınız bir elbiseyi bugün, hem de daha hiç giymeden, dünyanın en kötü elbisesi olarak nitelendiriyorsunuz. Dolabınız alıp alıp giymediğiniz, hatta varlıklarını bile unuttuğunuz parçalarla dolu. Muhtemelen Versace for H&M hiç tarzınız olmamasına rağmen, ondan da birkaç parça edinmeyi ihmal etmediniz. J Yani kısacası bunca varlığın içinde resmen yokluk çekiyorsunuz.
Bir de bu ikisinin arasında kalanlar var, benim gibi. Yani vücut tipini, stilini, neyi giyip neyi giyemeyeceğini çok iyi bilmesine rağmen, çok zayıf bir anında karşılaştığı bir kıyafet karşısında yenilgiye uğrayarak sırf rengine, modeline ya da üzerindeki desene vuruldu diye eve belki de asla giymeyeceği bir parçayla dönenler. Bir de bu parçalar öyle parçalar oluyor ki; ne elden çıkarmaya kıyabiliyorsunuz, ne de giyebiliyorsunuz. Onca paraya kıyıp aldığınız ciciler, dolabınızdan size hüzünlü hüzünlü bakarken siz de onlara gereken ilgiyi gösteremediğiniz için hayıflanıyorsunuz. Evet, benim de geçmişimde ne yazık ki böyle acı deneyimlerim oldu ve bunları bir daha yaşamamak, en azından minimuma indirmek için 3 temel kuralı yürürlüğe koydum ve bu kuralları sizinle de paylaşayım dedim. Kim bilir, belki işinize yarar. J
Kural 1: Güzel Olan Her Şey Senin Olmak Zorunda Değil!
Her sene yüzlerce güzel elbise, ayakkabı ve çantayla karşılaşıyoruz. Bütün bunların hepsine sahip olmanın imkansızlığı bir yana, aynı zamanda gereksiz de. Askıda çok güzel duran ama asla giyemeyeceğimiz kıyafetleri almak tamamen lüzumsuz bir harcama. Bu yüzden alışveriş yaparken gördüklerimizi muhakkak önce bir filtreden geçirmeliyiz. Ben bunu çeşitli soruları kendime sorarak gerçekleştiriyorum:
Her sene yüzlerce güzel elbise, ayakkabı ve çantayla karşılaşıyoruz. Bütün bunların hepsine sahip olmanın imkansızlığı bir yana, aynı zamanda gereksiz de. Askıda çok güzel duran ama asla giyemeyeceğimiz kıyafetleri almak tamamen lüzumsuz bir harcama. Bu yüzden alışveriş yaparken gördüklerimizi muhakkak önce bir filtreden geçirmeliyiz. Ben bunu çeşitli soruları kendime sorarak gerçekleştiriyorum:
- Bunu almayı gerçekten istiyor muyum?
- Ürün fiyatı ile doğru orantılı mı?
- Bunu nerede ve neyle giyebilirim? Daha da önemlisi giyebilir miyim?
- Kendimi içinde rahat hissediyor muyum? (Bazı ayakkabıların bu soruyu görmezden gelmeme sebep olduğu doğrudur. J )
- Uzun vadeli kullanabilir miyim? (İşte bu soru zamansız ve işlevsel bir dolap inşa etmenin kilit noktasını oluşturuyor.)
İşte bu sorulardan birine evet cevabını veriyorsanız, o ürünü alabilirsiniz. Ama ben genelde en az ikisine evet cevabı verdiğimde o ürünü almayı daha doğru, daha garantili buluyorum.
Kural 2: Vücudunu Tanı!
Bir başkasının üzerinde gördün, çok beğendin ve hemen almak istiyorsun. Hayır! Başkasının üzerinde güzel duran, senin üzerinde de güzel duracak diye bir şey yok; çünkü herkesin vücut tipi farklı. Moda aslında kusurlarımızı saklamak, güzel taraflarımızı ise ortaya çıkarmak için mükemmel bir silah. Bu silahı iyi kullanmak için ise önce vücut tipimizi tanımamız, sonra da ona göre alışveriş yapmamız gerekiyor.
Kural 3: Gardırobunu Sağlam Temeller Üzerine İnşa Et!
Gardırobumuzu tıpkı bir bina inşa eder gibi, sağlam bir temel üzerine inşa etmeliyiz. Bu sağlam temel ise bir dolabın olmazsa olmaz parçaları oluyor. Bu parçalar olmadı mı üzerine ne eklersek ekleyelim, o dolap yıkılır. Aynı zamanda bu parçalar zamansız oldukları için her daim kurtarıcımız olacaklardır. Dolabımızın bu olmazsa olmazları kişiden kişiye göre ufak farklılıklar gösterebilir belki ama bazıları var ki artık genelgeçer parçalar haline gelmiş durumda. Benim listem ise şöyle:
- Deri ceket!
- Küçük siyah elbise!
- Başta beyaz olmak üzere çeşit çeşit gömlekler. Kesinlikle kurtarıcı niteliğindeler.
- Siyah topuklu ayakkabı!
- Vücut şekline uygun bir denim pantolon!
- Basic tişörtler, özellikle de siyah ve beyaz renginde.
- Trençkot!
- Yüksek bel etek ve pantolonlar. Bu benim tamamen kişisel zevkimle doğru orantılı bir madde. Onlarsız yapamıyorum diyebilirim.
- Siyah kalem etek!
- Şık bir clutch!
Siz de böyle bir liste yapmalı ve bu listedekileri temin etmeden üzerine yeni bir şeyler koymaya çalışmamalısınız.
Bu upuzun yazıyı buraya kadar okuyabildiyseniz şayet, bir de şunu ilave etmek isterim: Kıyafetlerinizden hemen vazgeçmeyin, onlara başka şanslar vererek başka şekillerde de kullanmaya çalışın. Kalplerini kırmayın. J
Fotolar: Daily Mail, Beauty Dart, Partique
12 yorum:
Yazdıklarının hepsi kulağa küpe olacak türden ama neyazıkki bu gerçekleri elime aldığım askıdaki bir ürün ile gözgöze geldiğimde unutabiliyorum :) Sanayileşme ve fast fashion kesinlikle insanı tüketim çılgınlığına itiyor hatta artık sezonluk değil haftalık yeni ürün akışı var mağazalarda.Bilinci alışverişten uzak tutmamak gerekir. Yoksa halimiz yaman!
güzel yazı , eline sağlık
http://trendydolap.blogspot.com/
ahhh gizemim aynı dertten muzdaribiz.aldım ama niye aldığımı bilmediğim en az 1 elbisem var ve daha giymedim bile,üstelik onun üzerine bi de ceket aldım:)cık cık cık.ama bahsettiğin kurallar gayet iyi,uygulanabilir,nefsimizi zaptetmemiz lazım:)
keyifli yazı olmuş. bunlar kapitalist düzenin oyuncakları biz de modayla aşk yaşıyoruz diye hep sevdalanıyoruz
yazıyı dertli dertli okurken kendi gardrobum ve sabah onca şey içinde hiçbişey bulamazken yatağın üzerinde oluşturup bıraktığım küçük tepecik geldi gözümün önüne..yerinde bir post olmuş ama bende işe yarayacakmı emin olamıyorum ellerine sağlık bebişim:D
Lizard Queen gercekten harika bir post..Artık fazlaıkları atıp kendi özelliklerime göre düzenlemenin tam zamanı...
Sevgiler
Nino
http://ninostudio.blogspot.com
Harika bir post olmuş bu baştan sona soluksuz okudum :) ben de arada kalanlardanım, en azından çanta ve ayakakbılarda zamansız bir çizgiyi tutturdum kıyafetlerde de listedeki çoğunlukta ama hala ilk görüşte zaten uygunmuş birkaç kere giysem amortilerim diyerek alıp sonra elimin gitmediği parçalar var dolabımda. Onlar da zamanla git gide azalıyor, bunun en güzel kanıtı artık terziye gidip bazı parçaları tadile ettirmem (uzun zamandır kullanmaktan oluşan ufak sökük vs gibi şeyleri) :)
BeTwin Us
I think other web site proprietors should take this site as an model, very clean and great user friendly style and design, as well as the content. You’re an expert at this stuff!
Thats good, your blog is cool, i like it. Thanks for the efforts my friend.
@trendydolap hahah evet evet, ben de guzel gordugum seylere yeniliyorum bazen ama dolabimi da giyemeyecegim seylerle doldurmamak adina bu yazdiklarimi uygulamaya calisiyorum. :))
@gulumse umarim bir sekilde kombinleyip giyersin canim aldiklarini.
@rookie icon haha evet ama iste dedigim gibi sirf guzel diye giyemeyecegimiz seyleri almak yerine tipimize ve stilimize uygun seyler alirsak, sonrasinda uzulmeyiz. :)
@sarisin mamba olmaz mi? cok tesekkur ederim. anlasilan o ki hepimiz uc asagi bes yukari ayni dertten muzdaribiz. :)
@nino cok teekkurler. :)
@betwin us canim cok tesekkur ederim. :) zaten galiba zamanla oturuyor bu. kendini ve vucudunu daha iyi taniyinca bu problem de kendiliginden azaliyor. :)
çok şanslıyım bu konuda başımın etini yiyen bi anne ve onun hiç eskimemiş en azından bi kaç tadilatla giyilebilir zamansız kıyafetlerine sahibim :) dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, temel parçalar (listede yer alan parçalar) konusunda çok temkinli olmak lazım ben sezon içinde beğendiğim kombinleri bi defterde kolaj yapıyorum alışverişte doyum konusunda çok yardımcı oluyo :)
deryacim, anne dolabi ve anne kiyafetleri su dunyadaki en guzel sey ve resmen bir hazine! ben de annemin dolabindan asirmak suretiyle pek cok guzel seye sahibim ve onlari gercekten hicbir seye degisemem. facebook'dan da cevap vermistim sana ama kolaj olayi gercekten harika bir fikir!
Benimde artık dolabımı düzene sokamam lazım ama önce istediğim kiloya ulaşmam gerek :D şart koydum 60 kilo olana kadar kıyafet almak yok!
Yorum Gönder