26 Ağustos 2011 Cuma

Platonik Aşk: Flea The Aquarium Salt Bag

Yani şey, nasıl desem... Sen çok güzelsin ve ben senden çok hoşlandım. Oh, söyledim.

Şarkımız: Michael Jackson - The Way You Make Me Feel

24 Ağustos 2011 Çarşamba

KAŞİF QUEEN: Coralie de Seynes/ Seçememece Bunlar Seçememece!


Zaten kararsız olan bir terazi burcuna yapılabilecek en kötü şey, onu cezbedici seçeneklerin fazlaca olduğu bir yere sokmaktır. Yani bir terazi burcuna “Bir çift Christian Louboutin mi yoksa Nicholas Kirkwood mu?” diye soramazsınız, sormamalısınız. “Proenza Schouler satchel’ları mı yoksa Mulberry’ninkiler mi?” diyemezsiniz, dememelisiniz. O terazi ne yapacağını şaşırır, ağlamaklı olur, error verir. Terazi burçlarına bunu yapmamalısınız.

Bir terazi olarak ben, Fransız takı tasarımcısı Coralie de Seynes’in takılarını keşfettiğimde de işte aynen böyle oldum. Kolyeler, saç bantları ve bilezikler arasında gidip gelmekten bitap düştüm, yoruldum.



Esmod Paris’ten mezun Coralie, mezun olur olmaz Hermès’de çalışmaya başlamış ama aklında hep kendi takı markasını oluşturmak varmış. Bunu da 2009 yılında gerçekleştirmiş ve böylelikle kendi adını taşıyan markası ve ilk koleksiyonu görücüye çıkmış. O zamandan bu zamana toplam 6 koleksiyon çıkaran Coralie, kendi sitesinden online satış da yapıyor. Sitesini kurcaladığınızda ilk etapta yalnızca Fransa içine gönderim yapıyor gibi gözüküyor ama bizzat kendisine sordum; dünyanın her yerine gönderim yapıyormuş.



Aşağıda da kendisiyle yapılan bir röportajın videosu var. Fransızca bilenler Coralie’nin hikayesini kendi ağzından dinleyebilir, bilmeyenler de bu harika dile bir kez daha hayran olabilirler:



En kötü karar kararsızlıktan iyidir, derler. İşte bunu diyenleri bu takılardan seçmeye çalışırken de görmek isteriz.

21 Ağustos 2011 Pazar

Stil Günlüğü: Evrim Tarcan

Evrim Tarcan-Öğrenci/Blogger, Rotterdam


Bugün ne giyiyorsun?
Bugün üzerimde Zara kazağım, River Island eteğim, COS botlarım, vintage çantam ve şapkam var. Takılar ise çeşitli pazarlardan.

Bu kombini hazırlayıp evden çıkman ne kadar sürdü?
20 dakika. Bazen bir gün önceden saatlerce düşünüp öyle giyiniyorum, bazen de böyle hızlı.

Nereye gidiyorsun?
Alışveriş yapmaya.

Stilini nasıl tanımlarsın?
Ruhum gibi değişken. Hep değişiyor. Yazları bohem giyinmeyi seviyorum. Ama bazen rock chic, bazen romantik de olabiliyorum. Hep değişiyor yani.

Nerelerden alışveriş yapmayı seviyorsun?
Zara, River Island, Asos, H&M, Topshop ve ikinci el dükkanlardan.


En son ne aldın?
H&M’den kareli blazer.

Herkesin bilmediği, kendi keşfin bir alışveriş yeri önerisi?
İstiklal Caddesi’ndeki Suriye Pasajı’nda Retro adında bir ikinci el dükkan var. Orada kimsede olmayan, çok değişik şeyler bulabilirsiniz.

Ne dinliyorsun?
Şu an Adele.

Ne okuyorsun?
Orhan Pamuk’un Masumiyet Müzesi adlı kitabını.

Blog ya da web adresi?

15 Ağustos 2011 Pazartesi

HEDİYE: Hep Design Broşları

Hep Design ile ilgili yazdığım yazının sonuna küçük bir sürpriz olduğuna dair bir not iliştirmiştim. İşte şimdi o sürprizi açığa çıkarmanın vakti geldi.


Yukarıda görmüş olduğunuz broşlar henüz sahipsiz, kıyafetlerini süsleyecekleri kişileri arıyorlar. Ve bu siz olabilirsiniz. Nasıl mı?

- Bu blog'un takipçisi olarak,
- Hep Design'ın Facebook sayfasını beğenerek,
- Ve yazının altına mail adresinizi yorum olarak bırakarak.

Kazananlar random.org üzerinden yapılan çekilişle belirlenecek ve ilk talihli sağdaki broşu, ikinci talihli ise soldaki broşu kazanacaktır. Kazanan kişilerin adları ise  1 Eylül Perşembe akşamı bu yazının altına eklenecektir. O zamana kadar yorumunuzu bırakabilirsiniz.

İyi şanslar.

Not: Bu arada ben cumartesi sabahı İtalya'ya geldim ve bir süre burada kalacağım. Blog bu süre zarfında biraz aksayacak, haberiniz olsun. İtalya'dan sevgiler.


Kazananlar: Reyhane ve Ruyaabca

11 Ağustos 2011 Perşembe

KAŞİF QUEEN: Biri Geri Dönüşüm Mü Dedi?

Sizleri birkaç dakikalığına hiçbir şeyin olduğu gibi görünmediği bir dünyaya davet ediyorum, Öge Yurdakul Güven’in dünyasına. Öge’nin Hep Design adını verdiği bu dünyada bulaşık eldivenleri küpe, araba süngerleri kolye, cd’ler çanta, kalemtıraşlar ise yüzük olarak karşımıza çıkıyor. Yine aynı dünyada Öge eline geçen her malzemeyi kullanarak onlardan yepyeni bir şeyler yaratılabileceğini bizlere gösteriyor.
 

Öge aslında bir içmimar ama 1984 yılından beri -ki bu benim dünya üzerindeki varlığımdan bile fazla bir süreye tekabül ediyor- takı tasarımıyla ilgileniyor. O da ilk başlarda takılarını boncuk kullanarak tasarlıyor ama bir süre sonra bu ona yeterli gelmiyor. Kendi yaptığı cam boncuklar da Öge’yi tatmin etmeyince çok daha farklı objeler kullanarak takı tasarlamaya karar veriyor ve bu karar Hep Design’ın doğmasına vesile oluyor.


Aklınıza gelebilecek ve hatta gelemeyecek her şey Öge’nin kullandığı malzemeler arasında. Balonlar, pet şişeler, sütyenler, bulaşık eldivenleri, kaset, plak, pinpon topu ve daha niceleri. Üstelik Öge bu tasarımlarını, mesleğinin de vermiş olduğu bir alışkanlıkla, önce çiziyor, daha sonra tasarlamaya başlıyor. Yani elde olan malzemeleri birleştirip onlardan bir şeyler ortaya çıkarmak yerine, kağıt üzerindekini gerçeğe dönüştürmeye çalışıyor.


Öge’nin bu oldukça ilginç tasarımları ise şimdilik 3 yerden elde edilebiliyor; Beste Gürel’in Galata’daki butiğinden, Thanx Co’dan ve Hep Design’ın Etsy sayfasından.

O değil de, bu tasarımları gördükten sonra bulaşık süngeri sizin de gözünüze farklı gözükmedi mi ya da ayakkabı çekeceği? Dur ben bir gidip deneyeyim, bakalım nasıl duracak üzerimde.

Lizard'ın Notu: Hep Design ile ilgili küçük bir sürpriz de pek yakında bu blog'da, aklınızda bulunsun.

9 Ağustos 2011 Salı

SHOE QUEEN: Pierre Hardy’e Mektup Değil Ama Başka Bir Şey


Mektup yazma hakkımı Miu Miu’ya kullandığımdan ötürü Pierre Hardy’e de bir mektup yazamayacağım. Hem Miu Miu’nun beni bir şıpsevdi olarak tanımasını ve kendisine olan sevgimden şüphe duymasını asla istemem. Miu Miu’ya olan bağlılığım oldukça kuvvetli; lakin Pierre Hardy’nin 2011 kışı için hazırlamış olduğu ayakkabıları da görmüş bulundum ve Miu Miu’nun anlayışına sığınarak bunları yazıyorum.

Ah canım Pierre Hardy’ciğim, sen ne yapmışsın öyle? Bu koleksiyonundan herhangi bir ayakkabıyı seçmeye çalışmak Sophie’nin Seçimi kadar zor. Yani color block trendinin harika bir şekilde uygulandığı ayakkabılardan mı alalım, yoksa tercihimizi leopar desenlilerden yana mı kullanalım? Metalik renklerle siyahın harika uyumuna kapılıp onlardan mı bir çift edinelim, yoksa süet botların rahatlığında mı karar kılalım? Zor, çok zor. Hele o dolgu topuklu olanlar yok mu, dolgu topuğa karşı olan tüm erkekleri bile dize getirecek cinsten.

Kısacası anlaşıldı; bu kış gönlüm Miu Miu'da, aklım Pierre Hardy'de kalmış bir şekilde, yani sert geçecek. Hem ne derler bilirsiniz; winter is coming.








Fotolar: Fashionising

8 Ağustos 2011 Pazartesi

BLOGOSFER:: Blogger Ünlüler

Blog’ları sayesinde keşfedilip ünlü birer simaya dönüşen kişiler olduğu kadar bunun tam tersi de mevcut. Yani blogger’lığa merak saran ünlüler de var. Blogosferin çok daha samimi bir ortam, kullanılan dilin de dergi diline kıyasla oldukça farklı olması nedeniyle bu ünlü isimler merak uyandıracak ilginç yanlarını blog’ları aracılığıyla insanlara ulaştırabiliyorlar. Kimi zaman işleriyle ilgili haberleri duyurup kendi tanıtımlarını yapıyorlar, kimi zaman da parti, tatil fotoğrafları gibi başka yerde bulamayacağınız daha özel anlarını insanlarla paylaşıyorlar. Ve bunlardan bazılarını takip etmek gerçekten çok keyifli.

İşte benim de blog’larını severek takip ettiğim ünlü isimlerin bir potpurisi:


Coco Rocha: Podyumlarda, dergilerde görmeye can attığım, oldukça başarılı bir model olan Coco Rocha’nın en az modelliği kadar başarılı blog’unun adı Oh So Coco. (http://oh-so-coco.tumblr.com/)

Anna Dello Russo: Her giydiğiyle dikkat çekmeyi başaran stil ikonumuz Anna Dello Russo’nun kişisel blog’u sizi “I don’t want to be cool, I want to be fashion” sözleriyle karşılıyor. (http://www.annadellorusso.com/)

Rachel Zoe: Ünlüleri giydiren isim Rachel Zoe’nin de henüz çok yeni olmasına rağmen oldukça başarılı bir blog’u var. (http://rzrachelzoe.tumblr.com/)

Tory Burch: Tasarımcı Tory Burch’ün blog tasarımına da, paylaştığı görsellere de bayılıyorum. (http://torypedia.tumblr.com/)


Oliver Zahm: Purple Fashion’ın kurucularından Olivier Zahm, kendisi için dışarıya arkadaşlarla kahve içmeye çıkmak kadar sıradan olaylara ait kareleri blog’unda paylaşıyor. Bir gün Portekiz’de güneşlenirken, ertesi gün Fransa’da tekne turu yapıyor olabiliyor. Yanında Eva Mendes ya da Kate Moss gibi isimler bulunabiliyor. Her gün kıskançlıkla yine nerelerde, kimlerle diye merak ederek baktığım bu blog, aynı zamanda çok seksi. (http://purple.fr/diary/)

Steven Klein: Fazla söze gerek yok. Fotoğraflarına taptığım Steven Klein’ın Nisan ayından beri bir blog’u var. (http://kleinstudio.us/)

Nicola Formichetti: Thierry Mugler’in kreatif direktörü, Lady Gaga’nın stil danışmanı bu dahiyane çocuğun blog’u takip edilesi. Neden mi? Yaptığı tüm işleri blog’unda paylaştığı için sizi başka kaynaklara başvurma zahmetinden kurtarıyor. 

Franza Sozanni: Vogue'ların en dikkat çekici olanı Vogue İtalya’nın başındaki isim Franza Sozanni’nin çok ilginç konulara değindiği blog’u her gün kendisini tıklattırıyor. Ayrıca kendisiyle ilgili şurada da çok güzel bir yazı var, okunması tavsiye olunur. 
(http://www.vogue.it/en/magazine/editor-s-blog/)

Fotolar: Posh24, Catwalk Queen, The Style & Beauty Doctor, Georgia Irwin, Elliot and Isabel, V Magazine, Contact Music

5 Ağustos 2011 Cuma

KAŞİF QUEEN: En Tatlı Erik Cinsi: Plüm


Plüm; Almanca-Türkçe sözlüğüne göre erik, benim sözlüğüme göre ise eğlenceli mi eğlenceli ahşap kolye ve broşlar demek. Bu aksesuarların Plüm adını almış olması sizi yanıltmasın; bu ad yaratıcılarının eriğe olan düşkünlüğünden gelmiyor. Arkasında çok daha derin ve özel bir hikaye var. Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü'nden mezun Gökçeçiçek Sezer ile Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi İç Mimarlık Bölümü'nden mezun Kübra Erik, bir gün Kübra’nın kuzeni ve Gökçeçiçek’in yakın arkadaşı Ayşenaz Aşkın sayesinde Erik Apartmanı’nda tanışırlar. O günden sonra bu Erik Apartmanı (kendileri Erik Palas demeyi tercih ediyorlar) Gökçeçiçek ile Kübra’nın hayallerinin, planlarının, pazar kahvaltılarının, mantı günlerinin ve en önemlisi de Plüm ürünlerinin üssü olur. Arkadaşları Müjde Polatkan’ın tasarladığı ahşap kolye ve broşlar o kadar ilgilerini çeker ki, sonunda kendileri de bunu öğrenmeye karar verirler. Böylelikle adını bütün bu güzelliklerin başlangıç noktası olan Erik Apartmanı’ndan alan Plüm ortaya çıkar. 



Gökçeçiçek ve Kübra zaman zaman farklı materyaller kullansalar da ağırlıklı olarak ahşap ile çalışıyorlar. Bu ahşabın üzerine de ya kendi akıllarındaki illüstrasyonları ya da özel sipariş ile başkalarının isteklerini aktarıyorlar. Davet, tanıtım, doğum günü gibi özel günlerde bu Plüm’lerle küçük sürprizler yapmak isteyenler için toplu üretim de gerçekleştiriyorlar. Üstelik yurt dışına gönderimleri de mevcut.


Gelelim en önemli kısma, yani bu erikleri nerede bulabileceğimize. Büyük Beşiktaş Çarşısı'ndaki Durak Dükkan ya da Etsy’deki sayfalarından Plüm ürünlerine ulaşabilir, Facebook sayfaları üzerinden de kendileriyle iletişime geçip, kendi Plüm’ümüzü kendimiz yaratabiliriz.

Oradan bi’ kilo erik alabilir miyim rica etsem.

4 Ağustos 2011 Perşembe

BOOK QUEEN: Bir Dilek Tutalım


Birkaç hafta önce bir arkadaşımla Taksim’de oturmuş bir şeyler içiyor, bir yandan da kitaplardan konuşuyorduk. Konu Emrah Serbes’in Erken Kaybedenler’ine geldi. Yapayalnız kalmış, kaybetmiş ya da vazgeçmiş erkek çocuklarının hikayelerinin anlatıldığı bu kitap üzerine laflayan iki kadın olarak aklımıza ister istemez şu soru takıldı: Peki kadınlar hiç kaybetmiyor mu, yalnız kalmıyor mu ya da bırakılmıyor mu?

İşte tam bu sorunun üzerine elime Hacer Yeni’nin Bir Dilek Tut adlı kitabı geçti. Yalnız kalmış veya bırakılmış, vazgeçmiş ya da vazgeçilmiş, kaybetmiş kadınları anlatıyor Hacer Yeni. Bir yandan da kadının toplumsal konumunu, görevlerini sorguluyor ve soruyor: Bir kadın en fazla ne olabilir? Hayatının ne kadarını kendi özgür iradesiyle yaptığı seçimlerle yönlendirip yaşayabilir?

Hacer Yeni’nin dergicilik ve moda yazarlığı geçmişi de Hande karakteriyle kitaba yansımış. Kitapta en çok eğlendiğim kısımlar Hacer Yeni’nin topuklu ayakkabı ve Chanel çantalara getirdiği yeni bakış açısı diyebilirim. Onun dışında kadın intiharları ve kadına taciz gibi ne yazık ki ülkemizde sıkça yaşanan konulara değinmesi ise oldukça iç burkuyor. Hani kitap her ne kadar yaz mevsiminde çıkmış olsa da, genelde yazları çıkan eğlenceli kitaplardan bu özelliğiyle kendini ayırıyor.

Bayan olmayan kadınlar, Chanel çanta ve Louboutin ayakkabılara düşkün kadınlar, ‘fala inanma ama falsız da kalma’cılar, yalnız kalan, yalnız bırakılan, yalnızlaştırılan kadınlar… Bu kitapta hepsinden bir parça var.

Hazır konu buralara gelmişken şuraya da bir imza atalım. Kimse erken kaybedenlerden olmasın diye.

2 Ağustos 2011 Salı

Stil Günlüğü: Buget Frantz

Buget Frantz-Öğrenci/Blogger, Costa Mesa/ Kaliforniya


Bugün ne giyiyorsun?
Üzerimde Band of Gypsies üst, Paige Denim pantolon, Urban Outfitters şapka, American Apparel çanta, Colin Stuart ayakkabı, Marc Jacobs gözlük ve Michael Kors saat var. Takılara gelirsek; friendship bilekliklerden kalını Urban Outfitters, ince mor olanı ise Meksika'dan. Siyah ip bileklik Mısır'dan, altın rengi olanlarsa Lucky Brand'den. Kolye Forever 21, yüzükler de Keneeth Cole ve H&M'den.

Bu kombini hazırlayıp evden çıkman ne kadar sürdü?
Kıyafet ve aksesuarları seçip hazırlanmam 15 dakikayı geçmez. Ama banyo, saç-makyaj derken 1-1,5 saatten aşağı evden çıkamam.

Nereye gidiyorsun?
Akşamüstü bir kahve içmeye.

Stilini nasıl tanımlarsın?
Stilim yaşadığım hayat tarzına, iklime, çevreye sürekli adapte olan bir stil. Kendimi tek bir kalıba sokamam, ama bohem hayat ve giyim tarzı beni her zaman kendine çekmiştir. İçimdeki asilik de mutlaka bir şekilde kıyafetlerle dışıma yansır.


Nerelerden alışveriş yapmayı seviyorsun?
Alışveriş konusunda hiçbir kısıtlamam yok. Her an her yerden bir şeyler alabilirim. Mağazada vitrinde durana değil de hep kenarda köşede kaybolmuş, kimsenin almayacağı şeylere gider elim. Ama en çok ikinci el ve indirim mağazalarını, bir de online alışverişi seviyorum.

En son ne aldın?
Badgley Mischka ayakkabı ve J Brand pantolon.

Herkesin bilmediği, kendi keşfin bir alışveriş yeri önerisi?
Hiçbir yerin kendi keşfim olduğunu düşünmüyorum, herkes her yerden alışveriş yapıyor sonuçta. Ben online olarak Nasty Gal, Gilt ve Barneys'de gezinmeyi seviyorum.

Ne dinliyorsun?
Jimmy Cliff

Ne okuyorsun?
Geçen hafta Tatiana de Rosnay'in Sarah's Key adlı kitabını okudum. Yeni bir kitaba başlayacak zamanım olmadı henüz.

Blog ya da web adresi?
http://www.stylebybuett.blogspot.com/
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...