İşte tam bu sorunun üzerine elime Hacer Yeni’nin Bir Dilek Tut adlı kitabı geçti. Yalnız kalmış veya bırakılmış, vazgeçmiş ya da vazgeçilmiş, kaybetmiş kadınları anlatıyor Hacer Yeni. Bir yandan da kadının toplumsal konumunu, görevlerini sorguluyor ve soruyor: Bir kadın en fazla ne olabilir? Hayatının ne kadarını kendi özgür iradesiyle yaptığı seçimlerle yönlendirip yaşayabilir?
Hacer Yeni’nin dergicilik ve moda yazarlığı geçmişi de Hande karakteriyle kitaba yansımış. Kitapta en çok eğlendiğim kısımlar Hacer Yeni’nin topuklu ayakkabı ve Chanel çantalara getirdiği yeni bakış açısı diyebilirim. Onun dışında kadın intiharları ve kadına taciz gibi ne yazık ki ülkemizde sıkça yaşanan konulara değinmesi ise oldukça iç burkuyor. Hani kitap her ne kadar yaz mevsiminde çıkmış olsa da, genelde yazları çıkan eğlenceli kitaplardan bu özelliğiyle kendini ayırıyor.
Bayan olmayan kadınlar, Chanel çanta ve Louboutin ayakkabılara düşkün kadınlar, ‘fala inanma ama falsız da kalma’cılar, yalnız kalan, yalnız bırakılan, yalnızlaştırılan kadınlar… Bu kitapta hepsinden bir parça var.
Bayan olmayan kadınlar, Chanel çanta ve Louboutin ayakkabılara düşkün kadınlar, ‘fala inanma ama falsız da kalma’cılar, yalnız kalan, yalnız bırakılan, yalnızlaştırılan kadınlar… Bu kitapta hepsinden bir parça var.
Hazır konu buralara gelmişken şuraya da bir imza atalım. Kimse erken kaybedenlerden olmasın diye.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder