21 Mayıs 2010 Cuma

BLOGOSFER: Aman! Düşmeyesin!

Bir moda tasarımcısı olarak istediğiniz kadar uçabilir ve yeri geldiğinde sanat eserivari parçalar ortaya çıkarabilirsiniz. Ama işlerinizin sokağa inmesini istiyorsanız giyilebilir parçalar da ortaya çıkarmanız, insanların günlük hayatın içinde rahatça kullanabileceği tasarımlar da tasarlamanız gerekiyor. Ya da gerekiyordu. Neden mi?

Çünkü artık podyum ile sokak arasındaki çizgi gittikçe inceliyor ve kim bilir belki yakında hiç kalmayacak. Özgün ve farklı stillerin sokak fotoğrafçılarının objektifine takıldığı, ilginç stillerini paylaştıkları blog'ları sayesinde ünlü olmaya başlayan blogger'ların arttığı şu dönemde insanlara görmeyi ummadığı şeyleri sunmak ve onları şaşırtmak çok önemli bir hal alıyor. Ama bunların sayısı özellikle son dönemde o kadar çoğaldı ki aralarından sıyrılmak da gün geçtikçe zorlaşıyor. Bu da kanımca insanları daha iddialı olmaya ve risk almaya itiyor. Böylelikle sadece podyumlarda ya da bir moda çekiminde rastlayabileceğinizi sandığınız şeyler bir bakıyorsunuz ki yanınızdan yürüyüp geçen kızın üzerinde oluyor.

Tıpkı Christeric adlı blog'un sahibi Christine gibi. Christine bundan birkaç ay önce Charles Anastase defilesinde bir ayakkabı görüyor ve bu ayakkabıya ulaşamayınca oturup kendi yapmaya karar veriyor. Böylelikle elindeki ayakkabıyı modifiye ederek istediğine çok yakın bir ayakkabı elde ediyor ve bunu sokağa taşıyor!

Christine'in Charles Anastase defilesinde gördüğü ayakkabı

Elindeki bu beyaz ayakkabıyı modifiye etmeye başlıyor...

...ve ayakkabıyı bu hale getirerek orjinaline oldukça yaklaştırıyor.

Bırakın almayı düşünmeyi, sokakta giymeyi aklınızın ucundan bile geçirmediğiniz şeyler işte bu iddialı kişiler sayesinde giyilebilir hale getiriliyor.

Benim merakım Christine bu ayakkabılar ile sokağa çıktığı günü nasıl bitirdi acaba? Klasik Türk mantığı ile eğer arkadaşı falan olsam "Eve gidince bir ara, çağrı at. Merak etmeyeyim seni." diyeceğim. Koluna girip bir yere takılıp düşmemesi, kafa göz yarmaması için içimden dua edeceğim. Ama merak etmeyin, bu ayakkabı ile ilgili yazısının ardından başka yazılar da yazmış, yani Christine sağlam. :)

Ama olur da yarın öbür gün Insa tarafından fil gübresi kullanılarak tasarlanmış bu ayakkabıyı giymeye karar verirseniz lütfen bana telefonunuzu bırakıverin ya da neredeyseniz haber verin. Meraktan ölmektense atlar gelir, kolunuza girerim. Yeter ki siz düşmeyin.


5 yorum:

Unknown dedi ki...

"Eve gidince bir ara, çağrı at. Merak etmeyeyim." seni diyeceğim :)" ahahaha bayıldım bu yazıya :D Caddede bunları giyen kızlar geldi bir an gözüme :) Denesek mi acaba:P

*STYLEBOOM* dedi ki...

son ayakkabıyla b.ka batmak deyimi gercek olabilir ve batacaksam boyle yuksek okcelerle batiim bari:)

MeTaLBeBeK dedi ki...

Anaaa boktan ayakkabı yapmışlar. aaa iyice bokunu çıkarmışlar ama :P Kokar o bee...

Hahah kusura bakma görünce bütün iğrenç espirileri sıralamak istedim :D
Yaratıcılık iyi de ne bileyim sanki şey olmuş, biraz fazla şey.. :/

Unknown dedi ki...

Ne kadar geniş açıdan baksam da bu ayakkabılar çirkin be ( Orjinali de dahil) drag queen ayakkabısı gibi:)

The Lizard Queen dedi ki...

:)) ben de ilk gordugumde aklima cesitli espiriler gelmedi degil:))
@moda cadisi. evet benim de soylemeye calistigim sey o aslinda. sanki show ayakkabisi gibi, sokaga tasinmasi oldukca ilginc.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...