2 Ekim 2010 Cumartesi

Hikayen Ne?: Beril Öke Gülen (Tasarımcı)

Cihangir'deyiz. Yeni şeyler peşindeyiz, keşifteyiz. Cihangir'in merkezinde denebilecek, ama çok da ayak altı olmayan bir yerinde Beril Öke Gülen'in yeni açtığı butiğindeyiz. Beril'i markasını ilk oluşturmaya başladığı zamanlardan, ilk koleksiyonunu ortaya çıkardığı günden beri tanıyorum, biliyorum. İlk defilesini yaptığında da oradaydım, ilk butiğini açtığında da oradayım. İlkler hep çok güzel, hep çok özel.

İlkler demişken... Biz de bu blog için ilk defa amatörce bir fotoğraf çekimi gerçekleştirdik. Bu butikte neler bulabileceğiniz hakkında az çok fikriniz olsun istedik, ama en çok da birlikte eğlenceli bir şeyler yapalım istedik ve yaparken çok eğlendik.

Beril Öke Gülen'in butiği ile ilgili ilk hikayesi, blog'un ilk fotoğraf çekimi. Dediğim gibi; ilkler hep çok güzel, hep çok özel.

Mutlu Eden Haber: Daha önce burada yazmış olduğum Bi Bags çantaları da Beril'in butiğinde bulabileceksiniz. Böyle bir şeye vesile olmuş olmak daha da güzel.

Özel Haber: Beril'in butiği 6 Ekim'de açılıyor. Saat 19:00-21:00 arasında gerçekleşecek olan açılışa hepiniz davetlisiniz.

Fotoğraflar: Merve Akay, Model: Sanem Bahçekapılı, Styling: Gizem Dalyan

Beril Öke Gülen

Beril kısaca hikayenden bahseder misin bizlere?

1983 yılında İstanbul'da doğdum. Mimar bir babanın ve ressam bir annenin kızıyım. Güzel sanatlara olan merakım da buradan geliyor. Liseyi asırlık bir tarihe sahip, eski adı English High School olan Beyoğlu Anadolu Lisesi'nde tamamladıktan sonra Bahçeşehir Üniversitesi Reklamcılık Bölümü'ne girdim; ama asıl hedefim annemin ve babamın da okuduğu okul olan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'ni kazanmaktı. Bir sonraki yıl burslu olarak kazandığım reklamcılık bölümünü bırakıp tekrar sınava girerek, bu defa M.S.G.S.Ü Seramik Bölümü'ne girmeyi başardım. Bu bölümü de bırakıp "tekstil ve moda tasarımı" bölümüne girmeyi önceden planlamıştım zaten. Bu nedenle tekrar sınava girdim, en sonunda hayalini kurduğum bölümü kazandım. Öğrencilik yıllarımda Taç Linens'in "Bir De Sen Tasarla" adlı nevresim desen tasarımı yarışmasında Mehmet Zorlu Vakfı Özel Ödülü'nü kazandım. Adidas'ın "Adicolor" adlı ayakkabı desen tasarımı yarışmasında da tasarımım en yaratıcı tasarımlardan biri seçildi. Texgate, İstanbul Moda Fuarı gibi fuarlarda baskı ve giysi desen tasarımlarımı sergileme imkanı buldum. Koton, Jack Daniel's ve Finlandia Vodka gibi markalar için tasarımlar ürettim. 2008 yılında ise bu bölümden mezun olarak giysi ve aksesuar markamı, "paper faces" i kurdum.

Peki moda ile olan hikayen nasıl ve nerede başladı?

Modayla ilgili hikayem biraz annem, biraz babam, biraz da anneannem sayesinde başladı diyebilirim. Babam eski Türk motiflerine ilgi duyar, bunlarla ilgili kitapları biriktirirdi. Daha sonra bu motiflerden yaptırdığı ahşap blok baskı kalıplarıyla panolar, masa örtüleri, runner'lar, yastık kılıfları üzerine baskı yapmıştı.  Anneannemin dikiş makinesi de küçüklüğümden beri çok ilgimi çekerdi. Çok da iyi dikiş diker kendisi, annem de anneannemden dikiş yeteneğini almış olsa gerek.  Diğer çocukların anneleri çocuklarını hazır giyim mağazalarından giydirirken; benim annem bize ( bana ve ablama ) özel giysiler diker, dikerken bizim de fikrimizi alırdı. Barbie bebeklerim için de anneme özel sipariş verirdim. Hatta babamın da teşvikiyle araba yolculuklarında bile yaptığımız resimlerin arasından seçtiğimiz bazı resimleri, bize diktiği gömleklerin üzerine transfer ederek kumaş boyasıyla renklendirmişti, hiç unutmam. İlk dikiş makinemi de annem aldı. Özel dikim elbiseler giymeye, özel ve farklı hissetmeye küçükken alışınca ileride de bunu arıyorsunuz. Lise yıllarında beni en çok rahatsız eden herkesin birbirine benzer giyinmesiydi. Farklı giyinmeye çalışan insanlar bile o kadar "aynı"ydı ki... Bana göre her birey ( ikizi, üçüzü vs. dahi olsa) tektir ve bir "başka"sından farklıdır; bu durumda neden bir "başka"sına benzemeye çalışıyoruz ki? Türkiye'de özel tasarım yapan tasarımcıların sayısı da hala oldukça az. Tasarım ve tasarımcı kavramı çok gelişmemiş. Ben de bu açığın farkında olduğum için çok az sayıda üretilen, giysi ve aksesuar tasarımı ürünlerinden oluşan bir marka kurmak istedim. Hikayem İstanbul'da başladı ve devam ediyor.

Lila elbise: Barış Tatar 285 YTL
Ayakkabı: KUKLA by  Rana Öztok 250 YTL

Hayatının bir döneminde İtalya da önemli bir yer teşkil ediyor. Orada neler yaptın ve bu seni ne yönde etkiledi?

İtalyancaya olan merakım tekstil ve moda tasarımı bölümünde okurken başladı. Üç kur İtalyan Kültür Merkezi'nde İtalyanca eğitimi aldıktan sonra bir kur da Floransa'da gitmeye karar verdim. İlk kez yurtdışına çıkmıştım ve oldukça etkilendiğimi söylemeliyim. Belki çok klişe bir cümle olacak ama söylemeliyim; orada sanatla iç içe bir hayat var. Adım başı çok ünlü bir sanatçının heykeline ya da bir resim sergisinin, klasik müzik konserinin afişine rastlıyorsunuz. Her yerden sanat fışkırıyor sanki; vitrinlerden, kadınların elbiselerinden, erkeklerin ayakkabılarından, kafelerden, sokak lambalarından... Her şey alabildiğine estetik. Ben İtalya'da Uffizi Müzesi (Galleria degli Uffizi) , Santa Maria del Fiore Kathedrali (Duomo), Boboli Bahçeleri, Ponte Vecchio (Eski Köprü) , Accademia dell' Arte del Disegno, Signoria Meydanı (Piazza della Signoria), Pitti Sarayı ve Pisa Kulesi gibi tarihi yerleri, Chianti'de şarap ve jambon üretimiyle ünlenmiş bir ailenin mahzenlerini ve bağlarını gezmeye, bol bol fotoğraf çekmeye, İtalyanların giyim, yeme-içme başta olmak üzere yaşam kültürlerini incelemeye çalıştım. Floransa'nın bana çok şey kattığını düşünüyorum, en önemlisi de "farklı bir bakış açısı". Dil kursu sayesinde ise dünyanın birçok yerinden birçok farklı insanla tanışma şansı yakalamış oldum, bunların çoğunluğunu da Japonlar oluşturuyordu. Daha sonra Avrupa'da başka yerler de görmem gerektiğine karar verdim. Bu yüzden Viyana, Prag, Bratislava ve Budapeşte gibi yerlere de gittim.

Seninle, tasarımlarınla ve “paper faces” adını verdiğin markanla 2008 yılında İstanbul Fashion Film Festival kapsamında gerçekleşen defile sayesinde tanışmıştım. Orada, "paper faces" adı altında, çıkardığın ilk koleksiyonun olan Aristo K'yı sergilemiştin. O zamandan bu yana markan ile ilgili ne gibi gelişmeler var?

Evet, ilk defileme aracı olduğunuz için Dano Alexander ve sana buradan tekrar teşekkür edeyim öncelikle. :) Aristo K koleksiyonumla, moda editörlüğü çalışmalarımla ve röportajlarımla birçok dergi ve web sitesinde yer aldım. Bunların arasında ELLE, Trendsetter, Madame Figaro, Cosmo Girl, Radikal gibi yayınlar var. Daha sonra Finding Neverland, Future Station ve Neo Struktur adlı koleksiyonlarım geldi. Tasarımlarım Cihangir ve Galata'daki birçok butikte satışa sunuldu. Birçok kez Pazart'ta kendi tasarımlarımı sergiledim.  O zamandan bu yana olan en önemli değişiklik tabii ki yıllardır hayalini kurduğum "paper faces" adlı butiğimi açmak oldu. Markamın ilk butiğini açmak oldukça heyecan verici.

Gri-yeşil bluz: paper faces 135 YTL

"paper faces" kadınını nasıl tanımlarsın?

"paper faces" kadını;  şehirli, özgün, yenilikleri takip eden, kendine güvenli, farklı giyinmekten hoşlanan, dikkat çekmekten korkmayan, spor giyinirken bile şık olan bir kadın.

Simdi ise Cihangir'de kendi butiğini açıyorsun. Neler bekliyor bu butikte bizleri?

"paper faces- Beril Öke Gülen" adlı butiğimi Cihangir'e çok yakın olan Süngü Sokak Adil Bey Apt. 14A Firuzağa / Beyoğlu adresinde açtım. (Firuzağa Camii'nin önündeki kahveleri geçtiğinizde, sağdan ikinci sokağa sapıp ilerlediğinizde sağ kolda kalıyor.)

Butiğimde fütüristik parti ve kokteyl elbiselerinden ipek bluzlara, 50'ler stili kat kat, yüksek bel eteklerden özel tasarım stilettolara, Audrey Hepburn temalı babet ve çantalardan taçlara, broşlara, yaka aksesuarlarına, ipek eşarplara, deri çantalara kadar birçok ürün sizleri bekliyor. Benim markamın koleksiyonlarının yanı sıra birçok tasarımcının da çalışmaları burada yer alıyor. Bunlar arasında benim gibi Mimar Sinan mezunu birçok arkadaşım var. Ürünlerini butiklerde daha yeni satışa sunmaya başlayan tasarımcılar çeşitli zorlukla karşılaşırlar, hatta bazen tasarımlarını sergilemek için uygun bir butik bulamazlar bile. Ben de bunları daha önce yaşamış ve onları anlayan biri olarak ve tasarımlarına sonsuz saygı duyarak elimden geldiğince tanıtımlarını yapmaya, onlara yardımcı olmaya çabalıyorum. Tasarımcıların yeri geldiğinde birbirlerini eleştirebilmeleri, yeri geldiğinde de birbirilerine destek verebilmeleri gerektiğini düşünüyorum. Tasarımcı arkadaşlarımla oturup problemlerden ve bunları nasıl çözebileceğimizden bahsediyoruz bazen. Butiğimde yer alan tasarımcılar arasında Barış Tatar, "KUKLA" markasıyla Rana Öztok, Sejda İnal, Aslı Usta, Bilun Şen, Evrensel Ürüm ve "Bi Bags" markasıyla Deniz Köreken var şimdilik. İlerleyen zamanlarda yeni tasarımcılara da yer vereceğim, bilginize.

Gömlek: paper faces 110 YTL/ Pantalon: paper faces 120 YTL/ Kırmızı yaka: paper faces 20 YTL

En çok kimi giydirmek isterdin?

Türkiye'den Nil Karaibrahimgil olabilir, özgün ve eğlenceli bir stili oduğunu düşünüyorum; onu giydirmekten zevk duyardım. Dünyadan ise Ewan McGregor ve ya Jude Law olabilir. :) İkisinin de hayranıyım, mümkün oldukça filmlerini takip etmeye çalışıyorum ve çok karakteristik yüzleri olduğunu düşünüyorum.

Diyelim ki bir zaman makinen var. Hangi döneme gitmek isterdin ve neden?

Hmmm… 1940'lı yıllara giderdim herhalde öncelikle. Büyük şapkalarla, kalem eteklerle zarafeti ve şıklığı yaşar; sonra 1950'li yıllara uğrardım, Rock ‘n’ Roll fırtınasının moda dünyasını kasıp kavurduğu yıllara :) Kat kat, tüllü, kabarık, yüksek bel eteklerle çılgın dans partilerine giderdim sanırım. :) Sonra yine 2010 yılına dönerdim, yarım bıraktığım işi tamamlamak için. :)

Sen moda sektörünün her dalında bir şekilde yer almış birisin. Modellik geçmişin var, çeşitli yerlerde yazılar yazıyorsun, zaman zaman çeşitli dergiler için styling de yapıyorsun.  Biraz da bunlardan bahseder misin?

Evet, yaklaşık 9 yıl boyunca defile, prova mankenliği ve fotomodellik yaptım. Çalıştığım markalar arasında Tommy Hilfiger, Diesel, Gas, Adidas, Puma, Park Bravo, Koton gibi büyük ve tanınmış markalar vardı.  Moda editörlüğü, sanat yönetmenliği, moda yazarlığı ve tasarımcılık gibi birçok alanda da hala çalışıyorum. Örneğin Trendsetter Dergisi için İstanbul temalı bir moda çekiminde sanat yönetmenliği ve moda editörlüğü yaptım. Minimag için birkaç kez kapak çalışması gerçekleştirdik. La Gazetta, Axe, BLUEKEY gibi markaların da çekimlerinin moda editörlüğünü ben üstlendim. Bunların dışında www.kalitelihayat.com, www.ajanspost.com gibi sitelerde moda yazıları yazıyorum. Basılı yayında ise AVM Gazette Dergisi'nde yayinlanan  yazılarımla yer aldım. Son iki aydır ise "Artı Life" Dergisi'nde moda yazıları yazıyorum.


Siyah bluz: Barış Tatar 120 YTL/ Siyah Yelek: paper faces 120 YTL/ Mavi etek: paper faces 75 YTL

Üstelik bir de blog'un var. O nasıl çıktı ortaya?

Moda blog’larının yükselişini ve içeriği boşaltılmış “bazı” blog’ları fark ettiğim zaman, sektörün de içinden birisi olarak, daha düzgün bir Türkçe ile daha kayda değer şeyler paylaşmak ve kendi markamın da tanıtımını yapmak amacıyla “paper faces” adını verdiğim blog’umu oluşturmaya karar verdim. Sadece moda üzerine de yazmıyorum; beğendiğim ve ilginç bulduğum her şeyi paylaşmaya çalışıyorum. Bu bir müzik grubu, bir kitap ya da bir film olabiliyor zaman zaman.

Dünyaca ünlü isimleri giydiren stilist Rachel Zoe bile kendi şovunun bir bölümünde üzerindeki kıyafetin olup olmadığını kocasına soruyor, fikir almaya çalışıyordu. Kocası da kendisine Rachel Zoe'nin kim olduğunu hatırlatıcı bir cevap veriyordu. Senin de böyle kendi söküğünü dikemediğin zamanlar oluyor mu? O zaman dolabındaki hangi parçalar kurtarıcı görevi görüyor ve seni bu kriz anlarından kurtarıyor?

Oluyor tabii. :) Kararsız kaldığımda ilk önce biri iç mimar diğeri fotoğrafçı olan ev arkadaşlarıma danışırım, o da tatmin edici olmazsa telefonla arkadaşımı arama joker hakkımı kullanırım. :) Ya da dediğin gibi "kurtarıcı" parçalara yönelirim ki bu uzun süredir Bershka'dan aldığım siyah straplez tulumum oluyor. Özellikle fotoğraf çekimlerinde hem şık duruyor, hem de beni çok rahat ve iyi hissettiriyor. Bir de önü uzun, arkası kısa, asimetrik kesim siyah Mango hırkam var; onu neredeyse her şeyin üzerine giyebilirim. Bir davete katılacağım zaman ise Ümit Ünal tasarımı siyah-beyaz elbisemi giymeyi tercih ediyorum.

Siyah elbise: Barış Tatar 425 YTL
Çanta: Budapeşte'den 200 YTL

Blog'umun takipçilerinden biri olarak sen de az çok biliyorsundur; bu blog bayılıyor yeni insanlar tanımaya, yeni yerler görmeye, yeni tatlar tatmaya, yeni mekanlar keşfetmeye... Var mı bize önerebileceğin yeni tasarımcılar, gizli saklı mekanlar, muhakkak okunması gerektiğini düşündüğün çok bilinmeyen kitaplar ya da herkesin pek duymadığı sana özel şarkılar?

Evet, biliyorum. :) Ben de bayılıyorum kenarda köşede kalmış yerleri bulmaya, az bilinen ama aslında çok iyi olan kitapları okumaya... Kitap olarak Çağdaş İsviçre Edebiyatı'ndan, çağımız insanın iletişimsizlik sorununu anlatan ve kısa hikayelerden oluşan Peter Bichsel'in "Aslında Bayan Blum Sütçüyü Tanımak İstiyordu" adlı kitabını tavsiye edebilirim. Yalnız bir solukta okumamak, yavaş yavaş, diyaloglarını zihninizde canlandırarak okumanız gerekiyor bence. Vintage meraklılarına Cihangir'de kısa bir süre önce açılan Matchbox Vintage'ı önerebilirim; yurtdışından getirilmiş, çok güzel elbiseler ve aksesuarlar var. Yeni tasarımcı olarak -gerçi artık oldukça tanınıyor ama- Bilun Şen'i önerebilirim. :) Galata Kulesi yakınlarındaki Serdar-ı Ekrem Sokak'ta, doğal taş mağazasının hemen üst katında takı tasarımlarını ürettiği küçük ama çok tatlı bir butik açmış. Ben gittim, gördüm, çok sevdim. Benim butiğim için de tasarımlar hazırlıyor şimdi. Film olarak -hala izlemedilerse- Cadillac Records'u mutlaka izlesinler, kesinlikle pişman olmayacaklar. Müzik parçası olarak ise Howlin' Wolf'tan "Smokestack Lightning". Defalarca üst üste dinleyebilirler; çünkü kimse "gerçek müzik"ten sıkılmaz.

İlerisi için ne gibi hedeflerin, ne gibi hayallerin var?

Şu ana kadar belirlediğim hedeflerin çoğunu gerçekleştirdim aslında. Bundan sonra "paper faces" markamı büyütme ve bilinirliğini arttırmayı hedefliyorum. Moda haftalarında defilelerimi gerçekleştirmeyi düşünüyorum. Belki ikinci bir butik daha açacağım. Bakalım zaman ne gösterecek, hep beraber göreceğiz :)

Benimle bu röportajı yaparak, butiğime gelip fotoğraf çekimi gerçekleştirerek benim gibi genç bir tasarımcıya blog sayfanda yer ayırdığın ve destek verdiğin için çok teşekkür ederim. Ben de önceliği sana vermek istedim; butiğimle ilgili ilk blog haberi senden geliyor. Blog sayfanı da keyifle takip ediyorum ve başarılarının devamını diliyorum.

--------------------------------
***  Beril Öke Gülen'in tekli fotoğrafı hariç bütün fotoğraflar bu blog için Merve Akay tarafından çekilmiştir, izinsiz kullanılamaz.

5 yorum:

Beril Öke Gülen dedi ki...

çok teşekkür ederim Gizem'e, Merve'ye ve Sanem'e,buradan tekrar :)
çok güzel bir çalışma olmuş..

Stardust Memories dedi ki...

audrey cantaya bayıldım!
tabi modelinize de. :)
Cok güzel olmus hersey bayildim!

The Lizard Queen dedi ki...

beril'cim biz tesekkur ederiz her sey icin, cok eglendik ekipce. :))
gokce sen benim demirbas modellerimdensin. ileride seni de buralarda gormek istiyoruz. yeniden. :))

Adsız dedi ki...

Keyifle okudumm harika bir söyleşi olmuş. Kendime not:Bundan sonra Beril Öke Gülen daha yakından takip edilecek :)

Unknown dedi ki...

her zaman her zaman :) ve evet mia ya katılıyorum daha bir yakından takip edilecek! :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...