Yorgunum. 4 gündür o defileden o defileye koşmaktan, o partiyi bitirip diğerini kovalamaktan, ee dolayısıyla içkiyle biraz fazla haşır neşir olmaktan, “sabahlar olmasın”cılarla beraber olmaktan dolayı yorgunum. Ama şikayet etmiyorum, pişman da değilim. Yine olsa yine yaparım.
İstanbul Fashion Week’in kepenklerini kapattık efendim. Mecazi anlamda söylediğimi sanıyorsanız çok yanılıyorsunuz. After-party’sini en son terk eden grubun bariz içerisindeyim. Fashion Week bitti bitmesine ama ben daha 2. gününün fotoğraflarını bitiremedim. Ama geç olsun güç olmasın der Gamze Saraçoğlu ile kaldığım yerden devam ederim.
Gamze Saraçoğlu defilesinde oturduğum yerin en ön sıra olmasının da etkisiyle bolca fotoğraf çekmişim. Çekmişken ziyan olmasın diyor ve bende buraya bolca fotoğraf koyuyorum.
Ben mat renkleri çok severim. Gamze Saraçoğlu defilesinde kullanılan renkleri de bu yüzden çok sevdim. Mavinin, kırmızının, kahverenginin benim sevdiğim tonları kullanılmış. “Müsvette” adını verdiği bu koleksiyonunun basın bültenindeki açıklaması ise çok güzel. O yüzden buraya yazmak istiyorum:
“An vardır konuşulamaz. Kelimeler tıkanır, direnir çıkmamakta. Söz bu, yükenir ya bazen… O zaman kalem konuşur susuldukça. Bazen de notlar verilir unutulmamak isteğiyle… Yazılır, çizilir, karalanır, tekrar yazılır, beğenilmez, silinir.Bir daha, bir daha ve defalarca oynanır kelimelerle. Cümleler düşülür. Kimileri konar bir kitabın arasına yıllar sonra tesadüfen bulmak üzere. Üzerinde geçmişin sararmış halet-i ruhiyesi. Beğendiysen tebessüm et, ertele başka bir sayfanın arasına, başka bir zamanda yeniden bulmak üzere… Hoşuna mı gitmedi? Buruşturup at çöpe! Ya da yırt lime lime sıyrıl eski zamanın tozlu tünelinden! Söz uçar, yazı kalır işte… İsteyene!”
Şimdi bunu da okuyunca neden bu kadar çok buruşuk görünümlü kumaş ve yırtık gibi gözüken kesiklerin kullanıldığını daha iyi anlarsınız.
Koleksiyondan genel anlamda çok etkilendiğimi söyleyemeyeceğim. Ama gene de ayrı ayrı beğendiğim, “Ben bunu giyerdim” dediğim birkaç parça da yok değil.
Bakalım sen nasıl bulacaksın?
İstanbul Fashion Week’in kepenklerini kapattık efendim. Mecazi anlamda söylediğimi sanıyorsanız çok yanılıyorsunuz. After-party’sini en son terk eden grubun bariz içerisindeyim. Fashion Week bitti bitmesine ama ben daha 2. gününün fotoğraflarını bitiremedim. Ama geç olsun güç olmasın der Gamze Saraçoğlu ile kaldığım yerden devam ederim.
Gamze Saraçoğlu defilesinde oturduğum yerin en ön sıra olmasının da etkisiyle bolca fotoğraf çekmişim. Çekmişken ziyan olmasın diyor ve bende buraya bolca fotoğraf koyuyorum.
Ben mat renkleri çok severim. Gamze Saraçoğlu defilesinde kullanılan renkleri de bu yüzden çok sevdim. Mavinin, kırmızının, kahverenginin benim sevdiğim tonları kullanılmış. “Müsvette” adını verdiği bu koleksiyonunun basın bültenindeki açıklaması ise çok güzel. O yüzden buraya yazmak istiyorum:
“An vardır konuşulamaz. Kelimeler tıkanır, direnir çıkmamakta. Söz bu, yükenir ya bazen… O zaman kalem konuşur susuldukça. Bazen de notlar verilir unutulmamak isteğiyle… Yazılır, çizilir, karalanır, tekrar yazılır, beğenilmez, silinir.Bir daha, bir daha ve defalarca oynanır kelimelerle. Cümleler düşülür. Kimileri konar bir kitabın arasına yıllar sonra tesadüfen bulmak üzere. Üzerinde geçmişin sararmış halet-i ruhiyesi. Beğendiysen tebessüm et, ertele başka bir sayfanın arasına, başka bir zamanda yeniden bulmak üzere… Hoşuna mı gitmedi? Buruşturup at çöpe! Ya da yırt lime lime sıyrıl eski zamanın tozlu tünelinden! Söz uçar, yazı kalır işte… İsteyene!”
Şimdi bunu da okuyunca neden bu kadar çok buruşuk görünümlü kumaş ve yırtık gibi gözüken kesiklerin kullanıldığını daha iyi anlarsınız.
Koleksiyondan genel anlamda çok etkilendiğimi söyleyemeyeceğim. Ama gene de ayrı ayrı beğendiğim, “Ben bunu giyerdim” dediğim birkaç parça da yok değil.
Bakalım sen nasıl bulacaksın?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder