20 Ocak 2010 Çarşamba

Bikininiz Toplu mu Olsun Topless Mı?

Victoria’s Secret sır mır ne varsa açığa çıksın, gizlimiz saklımız kalmasın diye düşünmüş olacak ki Topless Bikini adını verdiği yeni bir bikini çıkarmış. Siz iyisi mi önce şu tanıtım videosunu izleyin de, ondan sonra oturup konuşalım:



Şimdi yukarıdaki videoyu izlediyseniz eğer ürün hakkında az çok bir fikir sahibi olmuşsunuzdur. Ama ben bu videoya kanıp da almaya kalkışacak olan genç kızlarımıza şunu söylemek istiyorum: Siz Lindsay Ellingson değilsiniz ve o bikiniyi alınca da Lindsay Ellingson’a dönüşemeyeceksiniz. Muhtemelen üzerinizde asla öyle göründüğü gibi olmayacak, yağlar, selülitler ise öyle bir anda kaybolmayacak. Ayrıca bunun denizi var, rüzgarı var. Saçlarınız asla büyük bir estetikle tam da göğüs hizanızda Lindsay’ninkiler gibi kaskatı durmayacak. Yine aynı videoyu izleyip de beğenen ve plajlardaki tüm hanım kızlarımızı böyle görmek isteyen erkeklere de şunu belirtmek istiyorum: Biz Lindsay Ellingson değiliz ve ne yazık ki bir bikiniyle de öyle bir anda değişemeyeceğiz.

Eğer biraz muhafazakarsanız(!) ya da yerine göre davranırım, Fransız sahillerinde sere serpe yayılır, Türkbükü’nde kapanırım derseniz göğüs bölgesini örten ekstra bir parçası da mevcut:

Şimdi bu ürün tamamen bir pazarlama harikası aslında. Yoksa yıllar yılı Fransız sahilleri topless kadınlarla dolup taşıyordu ama hiçbirinin bikinisi topless bikini olarak satılmıyordu. Ya da bikini bakmaya gittiğimizde “Alt mı arıyorsunuz, üst mü?” gibisinden sorularla karşılaşmıştık ama “Bikininiz topless mı olsun yoksa toplu mu olsun?” diye soran hiç olmamıştı. Her bikini biraz da topless değil midir zaten? Bikininizin kopçasını açmak suretiyle gerçekleştirdiğiniz her eylem bikininizi topless yapmaz mı? Victoria’nın bu yeni sırrı toplesslığı daha mı mübah kılıyor, anlamış değilim.

Bikini sadece 68 dolar. Fazla kumaş harcanmadığından olsa gerek aşırı da bir fiyat biçmemişler.

Ne dersiniz? Alır mısınız?

19 Ocak 2010 Salı

Golden Globe 2010: Michael C. Hall ve Diğerleri

Dün gece inat ettim, Golden Globe’u canlı izleyeceğim. Kırmızı halıdan başlayıp ünlüler camiasının Lanvin senin, Valentino benim kıyafetlerini gözden geçireceğim, onun saçı, bunun kaşı hepsine bir kulp takıp parayla saadet olmaz diyeceğim.

Saat gecenin 2’si. Gözler yarı kapalı, e2 olmadığı için CNBC-e’den izlemek mecburiyetindeyim. Mecburiyetindeyim diyorum çünkü çeviri yapmaya çabalayan bir grup insanın ağzından olayı anlamaya çalışıyorum. Hem dinleyip bir yandan da çeviri yapmanın ne kadar zor olduğunun farkındayım ama sırf bu yüzden şovu iki defa izlemek durumunda kalıyorum. Biri görmek, biri anlamak için…

Neyse efendim, kırmızı halı bitti, ödül töreni başladı. Ben o sırada zaten sağ gözü tamamen kaybetmiş bulunmaktayım. Ama yine de Michael C. Hall’un ödül alışına kadar dayandım. Kendisini 6 Feet Under gibi nefis bir diziyle tanımış, Dexter ile de sevmiştim. Dün gece siyah bir takım elbise giymiş, kafasına da buna tezat düşecek bir bere takmıştı. Ben ise tezatlıkları severim. O kusursuz Barbie ve Ken’lerin içinde, bir nevi tavrını ortaya koymak isteyen bir hareket olarak algılamış, o bereye böyle manalar yüklemiş, üstüne de kendisini takdir etmiştim.

Ama o berenin manası oldukça farklıymış. Benim yüklediğim manalar kadar “cool” değilmiş. Çünkü kanser pek de cool bir hastalık değildir ne yazık ki… Umarım tıpkı dizisindeki gibi soğukkanlı bir şekilde o kanser denen katilin boynunu kırar, canını okur, kökünü kurutur.

Diğer kıyafetlere gelince… Beğendiklerim bir elin beş parmağını geçmez. Başta Chloë Sevigny olmak üzere işte diğer beğendiklerim:


Bu yazıya ise son noktayı üstat Paul McCartney’nin animasyon filmler hakkındaki sözleriyle koyuyorum: Animation is not just for kids. It is also for adults who take drugs.
fotoğraflar: JustJared, Alt Film Guide

15 Ocak 2010 Cuma

The Übermensch: Abbey Lee Kershaw

Kimine göre Adem ile Havva’nın çocukları, kimine göre de zaman içerisinde değişim göstererek insana benzemiş birer maymunuz. Diyelim ki Adem ile Havva’dan meydana geldik, Adem ya da nam-ı diğer Adam Amca da çamurdan meydana geldi. Peki o zaman Abbey Lee Kershaw neyden meydana geldi? Sorarım size ey ahali, aynı yerden yola çıkmışsak o niye böyle, biz niye böyleyiz? Atalarımızın aynı olabileceğine gerçekten inanmakta mısınız? O da bizim gibi çamurdan meydana geldi diyerek lütfen kendisine çamur atmayınız.
Ya da Darwin Amca’yı dinleyip evrim teorisini kabul ettik diyelim, Abbey Lee Kershaw’ın soyunun maymunlara dayandığını söylemeye cesaret edebilir misiniz? Nasıl bir evrim geçirmiş ki bu maymunlar ortaya böyle bir şey çıkmış? Ya da bütün insan ırkı evrimini hala tamamlayamamış.
Komplo Teorileri: Abbey Lee Kershaw genetiğiyle oynanmış bir tür kobay olabilir mi? Al Pacino’nun oynadığı Simone adlı filmdeki gibi gerçekte asla var olmayan bir bilgisayar ürünü belki de? Modellerin fahiş fiyatları ve zamanla bozulan fiziklerinden bıkmış, usanmış moda uzmanlarının özel üretimi olan bir cyborg ya da yolunu şaşırmış, gözünü şan şöhret bürümüş bir uzaylı?
Komplo teorileri çoğalabilir, herkes kendince bir şeye inanabilir, ama şurası kesin ki Abbey Lee Kershaw insan değil.
Muse Magazine #20 Aralık 2009 Sayısı
Fotoğrafçı: Greg Kadel Styling: Katie Mossman

5 Ocak 2010 Salı

Yürü Ya Lara Stone !

İnanç mevzusu hassas bir konudur vesselam. Herkesin inancı kendine. Kimisi doğuştan sorgulayıcı, kimisi mütemadiyen kabullenici. Kimisi isyankar, kimisi boyun eğici, kimisi doğrucu, kimisi eğrici…


İşte alın size kendinizi sınamanız için küçük bir sınav: Über insan Lara Stone rahibe olursa ne yaparsın? Yoldan mı çıkarırsın yoksa yoldan mı çıkarsın? Kendini yerden yere atıp da durur, isyan eder de yorulur, boyun eğer de durulur musun?

Vogue Fransa'nın Aralık 2009 sayısında rahibe ve kaşlı olarak karşımıza çıkan Lara Stone’un yıllardır tartışılan, sakız gibi uzayan fazla kilosu var mı yok mu soruları bir köşede dursun; biz susalım, ayrık dişleri konuşsun.

foto: Fashionising
Lizard'ın Notu: Lara Stone sen insan değilsin.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...